- Mesaj
- 90
- Beğeni
- 100
- Puan
- 686
- Ticaret Puanı
- 0
TÜRK ASKERİ ÇANAKKALE'DE
Türk, Anadolu'da hüküm sürsün diye,
Kurtuluş Savaşı'nda canlarını feda ettiler.
Mehmetler, Ahmetler, Aliler, Veliler.
Anadolu' nun fedakar askerleriydiler.
* * * *
Büyük bir karanlığın ardından,
Mucize bir aydınlık beklediler.
Aydınlık biraz geç geldi.
Çanakkale bir buçuk yıl onlara mezar oldu.
* * * *
Çocuklarımız, torunlarımız dediler.
Onlar rahat etsin dediler.
Azrail, ingiliz gemisinin topunun ucundaydı.
Bombalar siperlere düştükçe
Yerde yatan vurulmuş askeri arkadaşı tanımadı.
* * * *
Alman komutanlar, Çanakkale'deydi.
İşi biraz ağırdan alıyordu.
İngiliz savaş gemileri,
Bombaları bitince gider, diyordu.
Türk topçularına talimat verilmişti.
Ateş etmeyin, bekleyin, diyordu.
* * * *
Sonunda Çanakkale'ye Mustafa Kemal geldi.
Bütün cephelerin komutanlığını bana verin, dedi.
Mustafa Kemal'e almanlar direnemedi.
Kendi ülkeleri de ateş hattındaydı.
Birinci Dünya Savaşı devam ediyordu.
Almanlar, bir daha gelmemek üzere
Anadolu'yu terk etti.
* * * *
Mustafa Kemal siperde saklanmadı.
Savaş meydanını düşmana bırakmadı.
Türk topçularına ateş emrini verdi.
Ateş, ateş, ateş, dedi.
* * * *
Çelikten ölüm kaleleri,
İngiliz, fransız savaş gemileri,
Türk topçusunun yoğun ateşi karşısında
Boğazın derinliklerini boyladı.
* * * *
Sonra kara savaşları başladı.
İngiliz, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan Anzakları getirdi.
Onları, Türkler, boyun eğmedi, diye kandırdı.
Anzaklar, Türkleri kendine düşman bildi.
* * * *
Anzaklar, 25 Nisan 1915'te Gelibolu yarımadasına çıkartma yaptı.
Karşısında Türk Ordusu'nu buldu.
Türk Ordusu'nun başında Yarbay Mustafa Kemal vardı.
Türk Ordusu yenilmezdi, Mustafa Kemal yenilmezdi.
Sekiz ay süren savaşlar sonunda,
Anzaklar parçalandılar, paramparça oldular.
Saklanacak ağaç kovuğu bulamadılar.
SON
Yazan: Serdar Yıldırım 29-6-2020
--------------------------------------------
DEVRİMCİ OLMAK İSTİYORUM
Bugün şehrin sokaklarında gezerken,
Yol kenarındaki bir banka oturdum.
Öylesine sağa-sola bakınırken,
Liseden bir arkadaşım,
Beni gördü, yanıma geldi, oturdu.
Kendisi avukat, bunu biliyordum.
* * * *
Oradan, buradan, geçmişten, gelecekten konuştuk.
Arkadaşın babası tüccardı, iki kardeşi vardı.
Onların uçakları vardı.
Uluslararası nakliye işiyle uğraşıyorlardı.
* * * *
Avukat arkadaş: Serdar, biliyorsun ben Atatürkçüyüm.
Atatürkçülüğün kral taraftarıyım.
Bu kadarı beni teselli etmiyor.
Atatürkçüyüm ama devrimci olmak istiyorum.
* * * *
Ben dedim: Bak arkadaş, Atatürk diyen devrimci demektir.
Devrimci olmayan Atatürkçü olamaz.
Devrim, daima ileriye dönük olur.
Yenilikçi, çağdaş, medeni olunur.
* * * *
Geçmişi bilirsin, bugünü yaşarsın, geleceği görürsün.
Geçmişten ders alırsın ama geçmişe dönülmez.
Zaman geriye gitmez, saat tersine çalışmaz.
İleri gidilir, karanlığı beynindeki ışıkla aydınlatırsın.
* * * *
Sen zaten devrimcisin daha fazla devrimci olmak istiyorsun.
Atatürk'ün hayatını iyice öğrenmelisin.
Türk'ün Kurtuluş Savaşı'nın en iyi bileni olmalısın.
Bunları akşamdan sabaha kadar anlatacak düzeye erişmelisin.
Korkma, yıkamazlar, sen artık gerçek bir devrimcisin.
* * * *
Dünya tarihinde devrim Atatürk'le başlar.
Gerçek devrimciler, Atatürkçülüğün yılmaz bekçileridir.
Onlar yıkılmazlar, yenilmezler, esir düşmezler.
Atatürk ve devrimlerini yıkmak isteyenleri yıkar, geçerler.
SON