- Mesaj
- 98
- Beğeni
- 2
- Puan
- 431
- Ticaret Puanı
- 0
Yeniçeri, Osmanlı Devletinde askeri bir sınıftır. Yeniçeriler, Padişaha bağlı Kapıkulu Ocaklarının piyade kısmıdır. Yeniçeriler, Osmanlı Devletinin sınırlarının genişlemesini takiben köle olarak toplanan Hristiyan çocukların küçüklükten alınarak yetiştirilmesi (devşirme) ile oluşturulurdu. I. Murad döneminde kurulmuştur. Devletin ilk yüzyıllarında yararlı olan bu sistem, daha sonra bozulması ile değişik sorunları birlikte getirdi. Yeniçeri ocağı II. Mahmud tarafından Vaka-i Hayriye olayı ile kaldırıldı.
Avrupada kurulan devamlı ordulardan iki asır önce vücuda getirilmiş olan Yeniçeri birliğinin, Orta Çağ Avrupasının gördüğü en elit askerlerden oluştuğu tartışmasız bir gerçektir. Padişahların, Yeniçeri Ocağının 1. Ortasına kayıtlı birer asker olmaları da, kendilerine verilen önemin bir göstergesidir.
Aslen Piyade birliği olan yeniçeriler yaya askerlerden oluşurlardı. 1299′da Söğütte kurulan Osmanlı Beyliğinin kurucuları olan Oğuzların Kayı boyu 1220′li yıllarda Anadoluya gelip yerleştikleri bilinmektedir. Yaklaşık üç bin atlı askerden oluşan bu beylik zamanla Balkanları istilaya başlamıştır. Bu noktada Osmanlı Devleti piyade askerine ihtiyaç duymaya başlamıştır. Avrupa savaş sanatında görülen değişimlerle birlikte yavaş yavaş piyadeler önem kazanmaya başlamışlardır. Orhan Gazinin son dönemlerinde Türklerden oluşan bir piyade ordusu kurulmak istense de Türkler aslen atlı savaşçılardı ve yaya olarak savaşmayı hakaret olarak gördüklerinden bunu kabul etmemişlerdi. Son Balkan fetihleri ile kendi devletlerinde azınlık durumuna düştüklerinden dolayı bu kadar önemli bir kaynağı harcamak istemeyen I. Murat (Hüdavendigar) Çandarlı Kara Halil Paşanın tavsiyesiyle bir dönem kendileri gibi bu nüfus açmazına düşen Selçuklu Devletinin ve diğer islam devletlerinin de uyguladığı Hristiyanları kullanma (Memlûk tarzı askerler) yolunu padişaha önermiştir. Bu öneriyi çok beğenen padişah derhal 1600 hristiyan gencin Bursaya yollanıp eğitime başlanmasını istemiştir böylelikle meşhur yeniçeri ocağı kurulmuştur. Bazı kaynaklarda bu kuruluşun 1365 yılında olduğu söyleniyorsa da büyük bir ihtimalle bu 1362 yılında olmuştur.
İhtiyaca göre zamanı değişse de genel olarak her beş yılda bir bu işle görevli memurlar Rumeli Eyaletinde genelikle Makedonya, Bosna ve Kuzey Yunanistanda (Batı Makedonya, Orta Makedonya, Doğu Makedonya ve Trakya) hristiyan köylerine gider ve köylerde buldukları genç sağlıklı bu hristiyanları toplarlardı sonra bu gençler Bursa ve İstanbul çevresindeki müslüman ailelere bir süreliğine verilir ki böylelikle İslam dinini ve Türk geleneklerini öğrenmeleri sağlanırdı. Tabi ki zaman zaman bu genç hristiyanları ailelerinden almakta zorluklar çıksa da bir çok aile bu işe gönüllü oluyorlardı[kaynak belirtilmeli] çünkü bu sekilde hem gençler iyi bir eğitim alırlar ve devlet içersinde önemli görevlere gelebilirlerdi hem de oralarda asla elde edemeyecekleri bir servet sahibi olma şansı yakalıyorlardı. Yeniçeri ocağındaki askerler Sultanlar gibi Sünni-Hanifi değil Alevi-Bektaşi idiler. Bunun nedeni bu erken Osmanlı döneminde Anadolu nüfusunun yarısından çoğu Orta Asyadan yeni gelmiş göçer topluklardan oluşuyorlardı. Alevi geleneği Orta Asyada o dönemde göçer hayata daha uygun olduğundan dolayı sünnilikten daha yaygındı. İşte Anadoluda müslüman ailelere verilen bu hristiyanlar burda alevi İslamı öğreniyorlardı. 16. yyda nüfusun çoğunluğu sünni olmasına rağmen onlara farklı bir aidatlık duygusu veren ve geleneklerine çok bağlı olan bu askerler 19. yyda kaldırılmalarına kadar bu geleneği sürdürdüler. Bir süre sonra bu koruyucu ailelerden alınan gençler sarayda padişahın hemen yanında sıkı bir askeri eğitime alınırlardı. Evlenmeleri ve ticarete atılmaları kesinlekle yasaktı. Yeni aileleri ocaktaki arkadaşları ve yeni babaları kendisi de bir numaralı yeniçeri olan padişahtı. İşte bu kardeşlik ve bir yere ait olma duygusu ve disiplinli eğitimleri onlara savaş meydanlarında çok önemli bir güç haline getiriyordu.
Yeniçeriliğin ilk kuruluşunda, orduya bin kadar yeniçeri alınmıştı. Zaman içersinde sayıları değişse de 1582 yılındaki bu yılda Osmanlı Devleti en geniş sınırlarına ulaşmıştı- kendisi de bir yeniçeri kumandanı olan zamanının en büyük tarihçilerinden Mustafa Efendinin künhül-ahbarda yazdığına göre sayıları 15.000 di. Bu rakam imparatorluk ordusunun çok büyük kısmı atlı sipahilerden oluştuğu anlaşılmaktadır ki tımarlı sipahiler devşirme değil tamamen Türklerden oluşurdu. Avrupadaki ve Asyadaki fetihler bu ordu ile gerçekleştirilmiş. 1590 dan sonra sayıları hızla artmaya başlamıştır ki bunun nedenleri arasında savaşlarda artık atlı askerlerin önemini kaybetmeleri vardır. Ms. 4. yyda piyade süvariye karşı savaşlarda önemini yitirmişti. Aslen piyade ordusu olan Roma imparatorluğu da bu devirde yıkılmıştı. Türkler, Moğollar ya da Araplar aslen süvari savaşcıları olmalarının avantajını kullanarak büyük fetihler gerçekleştirmişlerdi. Avrupa bunlara karşı atlı savaşçısı olan şövalyeyi geliştirmiştir fakat çok maliyetli ve ağır olan bu savaşçı türü maliyeti düşük ve hızlı bozkır savaşcıları karşında dayanamamıştır. 17. yyda piyade ateşli silahların kullanımı ile tekrar süvariye karşı güç kazanmıştı. Bu dengesizliği gidermek için bu yy.dan itibaren Osmalının piyade sınıfı olan yeniçerilerin sayısı hızla artmış fakat gerekli modern devrimleri yapılmamasından ve disiplin altına alınamamalarından dolayı devletin başına sayıları orantasında gittikçe bela olmaya başlamışlardı.
İyi Forumlar
Avrupada kurulan devamlı ordulardan iki asır önce vücuda getirilmiş olan Yeniçeri birliğinin, Orta Çağ Avrupasının gördüğü en elit askerlerden oluştuğu tartışmasız bir gerçektir. Padişahların, Yeniçeri Ocağının 1. Ortasına kayıtlı birer asker olmaları da, kendilerine verilen önemin bir göstergesidir.
Aslen Piyade birliği olan yeniçeriler yaya askerlerden oluşurlardı. 1299′da Söğütte kurulan Osmanlı Beyliğinin kurucuları olan Oğuzların Kayı boyu 1220′li yıllarda Anadoluya gelip yerleştikleri bilinmektedir. Yaklaşık üç bin atlı askerden oluşan bu beylik zamanla Balkanları istilaya başlamıştır. Bu noktada Osmanlı Devleti piyade askerine ihtiyaç duymaya başlamıştır. Avrupa savaş sanatında görülen değişimlerle birlikte yavaş yavaş piyadeler önem kazanmaya başlamışlardır. Orhan Gazinin son dönemlerinde Türklerden oluşan bir piyade ordusu kurulmak istense de Türkler aslen atlı savaşçılardı ve yaya olarak savaşmayı hakaret olarak gördüklerinden bunu kabul etmemişlerdi. Son Balkan fetihleri ile kendi devletlerinde azınlık durumuna düştüklerinden dolayı bu kadar önemli bir kaynağı harcamak istemeyen I. Murat (Hüdavendigar) Çandarlı Kara Halil Paşanın tavsiyesiyle bir dönem kendileri gibi bu nüfus açmazına düşen Selçuklu Devletinin ve diğer islam devletlerinin de uyguladığı Hristiyanları kullanma (Memlûk tarzı askerler) yolunu padişaha önermiştir. Bu öneriyi çok beğenen padişah derhal 1600 hristiyan gencin Bursaya yollanıp eğitime başlanmasını istemiştir böylelikle meşhur yeniçeri ocağı kurulmuştur. Bazı kaynaklarda bu kuruluşun 1365 yılında olduğu söyleniyorsa da büyük bir ihtimalle bu 1362 yılında olmuştur.
İhtiyaca göre zamanı değişse de genel olarak her beş yılda bir bu işle görevli memurlar Rumeli Eyaletinde genelikle Makedonya, Bosna ve Kuzey Yunanistanda (Batı Makedonya, Orta Makedonya, Doğu Makedonya ve Trakya) hristiyan köylerine gider ve köylerde buldukları genç sağlıklı bu hristiyanları toplarlardı sonra bu gençler Bursa ve İstanbul çevresindeki müslüman ailelere bir süreliğine verilir ki böylelikle İslam dinini ve Türk geleneklerini öğrenmeleri sağlanırdı. Tabi ki zaman zaman bu genç hristiyanları ailelerinden almakta zorluklar çıksa da bir çok aile bu işe gönüllü oluyorlardı[kaynak belirtilmeli] çünkü bu sekilde hem gençler iyi bir eğitim alırlar ve devlet içersinde önemli görevlere gelebilirlerdi hem de oralarda asla elde edemeyecekleri bir servet sahibi olma şansı yakalıyorlardı. Yeniçeri ocağındaki askerler Sultanlar gibi Sünni-Hanifi değil Alevi-Bektaşi idiler. Bunun nedeni bu erken Osmanlı döneminde Anadolu nüfusunun yarısından çoğu Orta Asyadan yeni gelmiş göçer topluklardan oluşuyorlardı. Alevi geleneği Orta Asyada o dönemde göçer hayata daha uygun olduğundan dolayı sünnilikten daha yaygındı. İşte Anadoluda müslüman ailelere verilen bu hristiyanlar burda alevi İslamı öğreniyorlardı. 16. yyda nüfusun çoğunluğu sünni olmasına rağmen onlara farklı bir aidatlık duygusu veren ve geleneklerine çok bağlı olan bu askerler 19. yyda kaldırılmalarına kadar bu geleneği sürdürdüler. Bir süre sonra bu koruyucu ailelerden alınan gençler sarayda padişahın hemen yanında sıkı bir askeri eğitime alınırlardı. Evlenmeleri ve ticarete atılmaları kesinlekle yasaktı. Yeni aileleri ocaktaki arkadaşları ve yeni babaları kendisi de bir numaralı yeniçeri olan padişahtı. İşte bu kardeşlik ve bir yere ait olma duygusu ve disiplinli eğitimleri onlara savaş meydanlarında çok önemli bir güç haline getiriyordu.
Yeniçeriliğin ilk kuruluşunda, orduya bin kadar yeniçeri alınmıştı. Zaman içersinde sayıları değişse de 1582 yılındaki bu yılda Osmanlı Devleti en geniş sınırlarına ulaşmıştı- kendisi de bir yeniçeri kumandanı olan zamanının en büyük tarihçilerinden Mustafa Efendinin künhül-ahbarda yazdığına göre sayıları 15.000 di. Bu rakam imparatorluk ordusunun çok büyük kısmı atlı sipahilerden oluştuğu anlaşılmaktadır ki tımarlı sipahiler devşirme değil tamamen Türklerden oluşurdu. Avrupadaki ve Asyadaki fetihler bu ordu ile gerçekleştirilmiş. 1590 dan sonra sayıları hızla artmaya başlamıştır ki bunun nedenleri arasında savaşlarda artık atlı askerlerin önemini kaybetmeleri vardır. Ms. 4. yyda piyade süvariye karşı savaşlarda önemini yitirmişti. Aslen piyade ordusu olan Roma imparatorluğu da bu devirde yıkılmıştı. Türkler, Moğollar ya da Araplar aslen süvari savaşcıları olmalarının avantajını kullanarak büyük fetihler gerçekleştirmişlerdi. Avrupa bunlara karşı atlı savaşçısı olan şövalyeyi geliştirmiştir fakat çok maliyetli ve ağır olan bu savaşçı türü maliyeti düşük ve hızlı bozkır savaşcıları karşında dayanamamıştır. 17. yyda piyade ateşli silahların kullanımı ile tekrar süvariye karşı güç kazanmıştı. Bu dengesizliği gidermek için bu yy.dan itibaren Osmalının piyade sınıfı olan yeniçerilerin sayısı hızla artmış fakat gerekli modern devrimleri yapılmamasından ve disiplin altına alınamamalarından dolayı devletin başına sayıları orantasında gittikçe bela olmaya başlamışlardı.
İyi Forumlar