- Mesaj
- 11.941
- Çözümler
- 567
- Beğeni
- 13.659
- Puan
- 5.915
- Ticaret Puanı
- 2
Tüm dünyada nükleer reaktörlerin güvenilirliği tartışılmaya devam ederken, bir yandan da yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar artmaya devam ediyor. Fosil yakıtlardan elektrik kullanımına olan geçişte, başta güneş ve rüzgar gücü olmak üzere, nükleer dışı alternatiflere olan ilgi giderek artıyor. Şüphesiz bunda Japonyada son yaşanan felaketin etkisi de var. Ancak esas nokta alternatif enerji alanında son on yılda çok ciddi teknolojik gelişmelerin kaydedilmiş olması. Yenilenebilir kaynaklar olarak tanımlanan güneş, rüzgar, hidro ve bio enerji üretim yönetmlerinde hem maliyetleri düşüren, hem de verimliliği ciddi biçimde artıran ilerlemeler kaydedildi.
Bu çalışmalar özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde meyvelerini vermeye başlamış gibi görünüyor. Yayınlanan son raporlara göre, ABDnin yenilenebilir kaynaklardan elde ettiği toplam enerji miktarı, 2011in ilk üç ayı itibariyle, nükleer santrallerden elde edilen enerjiyi geçmiş durumda! 2009dan beri giderek artan bir ivmeyle yapılan yatırımlar, gerek kişisel, gerekse de kurumsal enerji üretiminde daha çevre dostu çözümlerin çok ciddi biçimde ön plana çıktığını gösteriyor. Şu an için yenilenebilir kaynaklar sıralamasında en büyük yüzdeyi bio-dizel üretimi alıyor. Ardından da sırasıyla hidro-elektrik, rüzgar, geotermal ve güneş kaynaklı üretim yöntemleri geliyor. En önemli nokta şu ki, uzmanlar bu trendin geçici olmadığı görüşünde birleşiyorlar.